Filistin’e Destek mi, Hipokrizim mi?
23 Şubat’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Çin temsilcisi Zhang Jun’un Filistin’e yönelik beyanları , Çin’in çelişkili politikalarını bir kez daha gündeme getirdi. Jun, BM Genel Konseyi’nin 1973 yılına ait 3070 nolu kararına referansla, “Filistin halkının saldırılara karşı silahlı direnişinin terörizm olarak etiketlenmemesi gerektiğini” ifade ederek uluslararası bir konuda pozisyon belirlemiş oldu. Ancak, bu açıklama sadece Filistin meselesine dair değil, aynı zamanda Çin’in işgali altındaki bölgelerle ilgili çifte standartlarını da bir kez daha gözler önüne serdi.
Jun’un Filistin’e destek mesajları verirken, kendi işgalindeki bölgelerdeki benzer direnişleri baskı altında tutma tavrı, bölücülük ve terörle ilişkilendirerek acımasınca bastırma politikaları Çin’in insan hakları ve diplomasi anlayışındaki çarpıklığı vurguluyor. Özellikle Doğu Türkistan (Şincan) ve Tibet gibi bölgelerdeki etnik azınlıklara karşı uygulanan baskılar ve sistematik ihlaller, Çin’in çifte standartlarının aynası gibi duruyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. A. Celili Karluk’un “Kocaman baltayla kendi bacağını vurdu!” yorumu, bu çelişkiyi açık bir şekilde belirtiyor. Karluk’un değindiği gibi, Jun’un söylemleri eğer Çin’in diğer bölgeleri için de geçerliyse, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) temsilcisi bu çifte standardı açığa vurduğu için görevinden alınabilir. Bu durum, Çin’in kendi politik çıkarları doğrultusunda seçici davranarak tutarsız bir diplomatik çaba sergilediğini gösteriyor.
Prof. Karluk’un , “Bu aynı zamanda ÇKP tarzında kaba ve utanmaz bir çifte standart olarak da tanımlanabilir mi?” sorusu, Çin’in uluslararası alandaki itibarını sorgulanması gerektiğine dair alarm niteliğinde.
Average Rating